Sevgili Can OSGB Ailesi,
Çok bilinen bir anekdottur; bir komşusu sorar, “çocukların kaç yaşında”? Cevap da şöyledir; “Büyüğü tıbbı bitireli 4 sene oldu, küçüğü de hukuku bitireli 2”
Tüm canlılar arasında bilgiyi kümülatif bir şekilde biriktirmeyi başarabilen tek tür, “homo sapiens”, yani biziz. Diğer tüm canlılar doğumdan itibaren genetik kodlanmaları ile ilişkilendirilmiş ve içgüdüler adını verdiğimiz bir dizi davranış paterni ile yaşar. Bize en yakın canlılar olan maymunlarda öğrenilmişlik bir şekilde var olsa da, bir sonraki nesle bunun aktarım çekincesi yoktur.
Bu durumda en büyük başarımız bir sonraki neslin bizden daha akıllı, daha zeki ve daha mutlu olması.
Peki, bunu sağlamak için neler yapıyoruz? Veya, her zaman bu doğrultuda mı davranıyoruz?
Birkaç örnek olgudan bahsedelim.
Çocuğunuz ilk kez eline renkli kalemler alıyor, ve resim yapıyor. Ne dersiniz? Aferin, çok güzel olmuş.
Veya, okuldan geliyor, ve tüm sınıfın sınavda “döküldüğünü” ifade ediyor; “arkadaşların kaç aldı?”
Veya yemeğini yememekte ısrar ediyor; “yemezsen beni çok üzersin”
Yukarıdaki örneklerin tümünde, neo-pedagojik yaklaşımlara göre davranış modellerimizde hata yapıyoruz. Ya bağımlı kişilikler yaratıyoruz, veya da özgüveni eksik.
Başkaları için yaşayan bir çocuk, ileride “yakalanmadan nasıl yaparım” ekolünün bir ferdi olurken, sürekli övgüye boğulan bir çocuk öz-değerlendirmesinden yoksun olarak yetişebiliyor.
Bir sonraki neslin herşeyden önce kendi değer yargılarına sahip birer birey olmasını sağlamak en temel hedefimiz olsa gerek.
Her neslin bir öncekinden daha ileri ve gelişmiş olmasını öğreten harika bir bayramımız olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı bu şekilde kutluyor,
Hepinize sağlıklı günler diliyorum.
Dr. Niso Benalkabes
İşyeri Hekimi, Can OSGB